Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Olağan Genel Şurası gerçekleştirildi. Sabancı Center’daki Genel Kurul’a TÜSİAD İdare Şurası Lideri Simone Kaslowski, TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Lideri Tuncay Özilhan da katıldı.
Sözlerine İdlib’de hayatını kaybeden askerlere, Elazığ zelzelesinde ve Van’daki çığ felaketinde ve uçak kazasında ömrü yitirenlere Allah’tan rahmet ve ailelerine sabır dileyerek başlayan Kaslowski, şunları söyledi:
“Kurtarma çalışmalarında şahit olduğumuz özveriyle, halkımızın depremzedelere yönelik fedakarlığı bu olayda tesellimiz oldu. Sarsıntıyla ilgili en değerli öge hazırlıklı olmaktır. Fay hatlarının üzerinde kurulmuş kentlerimizin yer seçimleri, inşaat kalitesi kurumlarımızın misyonlarını eksiksiz yapmaları hayati ehemmiyettedir. Bu zelzele ülkemizin pek çok noktasında bilhassa İstanbul’da yaşanacak bir zelzelenin ne kadar yıkıcı olacağını bize hatırlatmalıdır. Sarsıntıya karşı gerekli bütün çalışmalar büyük bir ciddiyetle tamamlanmalı. Ve gerçekleşebilecek en ağır durumlara karşı devletimiz, özel bölümümüz ilgili bütün kurumlarımız hazırlıklarımızı en üst seviyede tutmalıyız. TÜSİAD olarak TÜRKKONFED ve UNDP ile ortaklaşa kurmuş olduğumuz ‘Hedefler İçin İş Dünyası Platformu’ temsilcileri bölgede ayrıntılı incelemelerde bulundu. Zelzele yaralarının sarılması, işsizlik ve iflasların önlenebilmesi için somut çalışmalarda bulunacağız.”
2020 yılında daha yüksek büyüme beklentisi
“Ekonomide bir nebze daha iç açıcı haberlerle bu yıla başlıyoruz” diyen Kaslowski, devamında “Geçen yıl iç talepte gördüğümüz daralma bu yıl yerini hafif toparlanamaya bıraktı. Tüketimde hareketlenme olduğunu görüyoruz. İnşaat başta olmak üzere krizden derin biçimde etkilenen bölümlerde ise toparlanma daha uzun vakit alabilir. 2019’u sıfırın üzerinde cüzi sayılabilecek bir büyüme ile kapatıyoruz. 2020 yılında istihdam meselemiz açısından kâfi olmayacaksa da daha yüksek bir büyüme bekliyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı’nın makalesi
Simone Kaslowski, “Sayın Cumhurbaşkanımızın Politico isimli internet gazetesinde Libya krizini aşmak için yapılan Berlin Zirvesi’nde evvel yayınlanan yazısının sonuç kısmındaki bildirisini bu bağlamda çok önemsiyoruz. Cumhurbaşkanımızın şu sözlerle bitiyor, ‘Avrupa bir yol ayrımındadır. Bu tarihî kavşakta barış için çalışanlar bahadır olmalı ve şiddetin bitmesi için ellerinden gelen her şeyi yapmalıdırlar. Avrupa bu gayeye ulaşmak için eski dostu ve sadık müttefiki olan Türkiye’ye güvenebilir. Berlin doruğundan çıkan karar bu açıdan değerli lakin sorunu çözmek için şimdi kâfi olmayan bir adım olarak sayılmalıdır. Bu kararın tüm taraflarca sahiplenilmesi, sorunun tahlili için gereken karşılıklı itimadı artıracaktır’. Bu iletinin önerdiği diyalog arayışının Alman Şansölyesi Sayın Angela Merkel’in ziyareti sırasında daha ileri bir noktaya geldiğini düşünüyoruz” formunda konuştu.
Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği
Kaslowski, kelamlarını şöyle noktaladı:
“Avrupa Birliği’nin pek çok sorunu olduğuna, bilhassa dış siyasette manalı bir strateji üretmekte zorlandığına kuşku yok. Fakat birlik elindeki ekonomik gücü kullanarak dünyadaki gelişmeleri etkileyebilme gücüne sahip. Dijital iktisada geçmeyi başardığı takdirde de bu gücünü sürdürebilecek donanıma sahip olacak. Avrupa Birliği’nin halihazırdaki sıkıntıları nedeniyle bugüne kadar elde ettiği muvaffakiyetleri görmezden gelemeyiz. Avrupa Birliği ve Türkiye’nin birbirine gereksinimleri çok büyüktür. Üyelik müzakerelerinin fiilen donduğu, bağlara bir soğukluğun hakim olduğu bugünkü durum kalıcı olamaz. Avrupa Birliği ile diyaloğumuzu vakit kaybetmeden geliştirmeliyiz. Sonuçta ne Türkiye AB açısından yalnızca mülteci akınını engelleyen bir ülkedir ne de AB Türkiye açısından en değerli ve büyük pazardır. AB projesine dahil olmak Türkiye açısından 200 yıllık çağdaşlaşma sürecinin varması gereken bir maksattır. Türkiye’nin tam üyeliği Avrupa açısından önyargılara teslim olmayacağının, doğusundan gelen güce ve kültüre açıklığının bir göstergesidir.”
