CHP, İdlib’deki askerlerin can güvenliğinin sağlanması için alınabilecek tedbirlerin Meclis’te görüşülmesini istedi. Önerge CHP Küme Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunuldu.
Önergede şu tabirlere yer verildi:
“Suriye’nin İdlib vilayetinde, Rusya ve İran’ın desteklediği Suriye Ordusu’nun ilerleyişi devam etmektedir. Suriye’nin temel ulaşım sınırları sayılan M4 ve M5 karayolları üzerinde bulunan ve İdlib sonları içinde yer alan yerleşim üniteleri Suriye idaresinin denetimine geçerken, sayıları on binlerle tabir edilen terörist ögeler ve yüzbinlerce sivil Türkiye sonuna yönelmişlerdir.
Söz konusu tabloyu ağırlaştıran ögelerden birisi de TSK’nın İdlib’de bulunan müşahede noktalarıdır. Hatırlanacağı üzere, Astana Süreci’nde çatışmasızlık bölgesi ilan edilen İdlib’de, TSK 12 müşahede noktası kurmuş; 17.09.2018 tarihinde Rusya’yla imzalanan Soçi Muhtırası’yla Türkiye, ölçülü ve radikal muhalifleri ayırmak, yaklaşık 20 km. derinliğinde bir tampon bölge kurmak, silahlı muhaliflerin ağır silahlarını toplamak ve M4-M5 karayollarının açılmasını sağlamak konularında üzerine düşeni yapacağını kayıt altına almıştı. Ancak, ortadan geçen müddet zarfında İdlib’deki durum ağırlaştı. El Esas uzantısı Nusra Cephesi İdlib’e büyük oranda hâkim oldu. Suriye Ordusu’nun İdlib’e yönelik operasyonları ağırlaştı. TSK’nın İdlib’deki müşahede noktalarından bir kısmı Suriye Ordusu’nun kuşatması altına girdi.
‘İdlib’deki TSK ögelerinin terörist örgütlerin gayesi olabileceği göz önünde bulundurulmalı’
Türkiye’nin İdlib’e askeri tahkimatı devam ederken, Suriye Ordusu’nun 03.02.2020 tarihinde Serakib kenti yakınlarındaki saldırısı sonucunda yedisi asker sekiz vatandaşımız şehit oldu, 13 askerimiz de yaralandı. 10.02.2020 tarihinde Taftanaz beldesine yapılan hücumda ise beş askerimiz şehit olurken 5 askerimiz de yaralandı. Bütün bu gelişmeler, İdlib’de tansiyonun süratle tırmandığını, TSK ile Suriye Ordusu’nun her an sıcak çatışmaya girebileceğini göstermektedir. Ayrıyeten, Rusya ve İran’ın bu husustaki tavırlarının ülkemiz lehine olmayabileceği, İdlib’deki TSK ögelerinin bölgede bulunan El Kural uzantılı terörist örgütlerin de maksadı olabileceğini göz önünde bulundurmak gerekir.
Hiç kuşku yoktur ki, İdlib’de yaşananlar ülkemiz için büyük bir güvenlik tehdididir. İdlib, 2011 yılından bu yana süren Suriye’deki savaşın ülkemizin önüne getirdiği en büyük faturalardan birisi olmuştur. Bölgedeki cihatçı terörist ögelerin akıbeti, İdlib’den ülkemize yönelen sivillerin içinde bulundukları şartlar, İdlib’deki TSK müşahede noktalarımızda bulunan askerlerimizin can güvenlikleri ve hudut güvenliğimiz, İdlib’le bağlantılı olarak bir an evvel tahlil bekleyen konuların bir kısmıdır.
Sahadaki gelişmelerin suratı, İdlib’deki askerlerimizin can güvenlikleri sıkıntısının aciliyeti ve üstte belirtilen öbür hususlarla ilgili olarak memleketler arası hukuka uygun olarak acil önlem alma mecburiliği TBMM’nin olaya hızla dahlini gerekli kılmaktadır. Bu nedenle, İdlib sorununun gündeme alınması ve Türkiye’nin bu cendereden çıkabilmesi için gerekli adımların tespiti için Anayasanın 98’inci ve İçtüzüğün 102 ve 103’üncü hususları mucibince genel görüşme açılmasını istiyoruz.”
