Hiçbir sorun yokmuş üzere davranmak da tahlil değil.Karşınızdaki kişiyi suçlamadan kırgınlıklarınızı, memnuniyetsizliklerinizi iletmelisiniz.Aksi takdirde samimi bir münasebetten kelam edilemez. “Sen” lisanıyla değil “ben” lisanıyla konuşmalısın. “Sen” lisanıyla konuştuğunda karşındaki kişi direk kendini savunur, evvel kendini eğit.
Erkek Erkeğe,Doğan Cücenoğlu
Evlilik farklı ortam ve kültürde yetişmiş bireylerin anlaşarak uygar hukukun çizdiği hudutlar ve zorunluluklar içinde ömür uzunluğu sürecek bir birlikteliğe adım atmasıdır. İnsan kuşağının devamı ve toplumun temel taşı olan aile birlikteliği evlilikle bir arada başlar. Her toplumda evlilik sorumlulukları ve bedeli çabucak hemen birebir olsa da değişik kültürlerde ufak tefek farklılıklar vardır. Gelişmiş her toplum evliliklerini uygar hukukun çizdiği resmi sonlar ve sorumluluklar ile tanımlarlar. Tüm bunlar evliliğin teorik tarifidir. Pratik tarifinin teorik tarifinden daha karmaşık ve sıkıntı olduğu muhakkak başlı kavramların içinde en başta geleni evliliktir. Pratik olarak tarifini yaparsanız her kültüre nazaran değişen, her dine nazaran değişen formları vardır.
Sağlıklı bir evlilik ve alakanın kurulabilmesi ve sürekliliğinin sağlanabilmesi için eşler kendilerine düşen vazifelerin farkında olmalıdır. Bu misyonlar yalnızca gündelik yaşantıda oluşturulmuş iş kısmından ibaret değildir. Memnun evliliğin yürütülebilmesi için her bahiste etkin paylaşım içerisinde bulunmak, his ve kanıları söz edebilmek eşlerin bağlarını kuvvetlendirmede rol oynayan vazifelerdendir. Bu üzere görevler toplum içerisinde çok somut bir biçimde söz edilmiyor olsa da çiftler evlilik süreci içerisinde bu sorumlulukları öğrenmeli ve birbirlerine öğretmelidirler.
İdeal bağ, sıkıntılardan uzak bir ilgi olarak görülmese de, meydana gelecek sorunları nasıl aşacaklarını öğrenmiş şuurlu bireylerden oluşur. Bu bireyler tecrübelerinden elde ettikleri çıkarımların ışığında tahlil için atılacak adımları saptayabilmektedir. Hakikat bağlantı kurma hünerlerine sahiptirler. Birlikte çalışma, dayanışma ve anlayış gösterme davranışlarını geliştirmişlerdir.
Gerektiğinde birbirlerine gereksinim duyan bir bütün, gerektiğindeyse birbirlerinden bağımsız bir birey olarak hareket edebilme esnekliğini hissetmeli ve hissettirmelidirler.
Hiçbir sorun yokmuş üzere davranmak da tahlil değil.Karşınızdaki kişiyi suçlamadan kırgınlıklarınızı, memnuniyetsizliklerinizi iletmelisiniz.Aksi takdirde samimi bir bağdan kelam edilemez. “Sen” lisanıyla değil “ben” lisanıyla konuşmalısın. “Sen” lisanıyla konuştuğunda karşındaki kişi direk kendini savunur. evvel kendini eğit.
Erkek Erkeğe,Doğan Cücenoğlu
Evlilik farklı ortam ve kültürde yetişmiş bireylerin anlaşarak uygar hukukun çizdiği hudutlar ve zorunluluklar içinde ömür uzunluğu sürecek bir birlikteliğe adım atmasıdır. İnsan kuşağının devamı ve toplumun temel taşı olan aile birlikteliği evlilikle bir arada başlar. Her toplumda evlilik sorumlulukları ve pahası çabucak hemen tıpkı olsa da değişik kültürlerde ufak tefek farklılıklar vardır. Gelişmiş her toplum evliliklerini uygar hukukun çizdiği resmi sonlar ve sorumluluklar ile tanımlarlar. Tüm bunlar evliliğin teorik tarifidir. Pratik tarifinin teorik tarifinden daha karmaşık ve sıkıntı olduğu belirli başlı kavramların içinde en başta geleni evliliktir. Pratik olarak tarifini yaparsanız her kültüre nazaran değişen, her dine nazaran değişen biçimleri vardır.
Sağlıklı bir evlilik ve bağın kurulabilmesi ve sürekliliğinin sağlanabilmesi için eşler kendilerine düşen misyonların farkında olmalıdır. Bu vazifeler yalnızca gündelik yaşantıda oluşturulmuş iş kısmından ibaret değildir. Keyifli evliliğin yürütülebilmesi için her bahiste etkin paylaşım içerisinde bulunmak, his ve niyetleri söz edebilmek eşlerin bağlarını kuvvetlendirmede rol oynayan vazifelerdendir. Bu üzere görevler toplum içerisinde çok somut bir biçimde tabir edilmiyor olsa da çiftler evlilik süreci içerisinde bu sorumlulukları öğrenmeli ve birbirlerine öğretmelidirler
İdeal münasebet, problemlerden uzak bir münasebet olarak görülmese de, meydana gelecek sorunları nasıl aşacaklarını öğrenmiş şuurlu bireylerden oluşur. Bu şahıslar tecrübelerinden elde ettikleri çıkarımların ışığında tahlil için atılacak adımları saptayabilmektedir. Yanlışsız irtibat kurma marifetlerine sahiptirler. Birlikte çalışma, dayanışma ve anlayış gösterme davranışlarını geliştirmişlerdir.
Gerektiğinde birbirlerine muhtaçlık duyan bir bütün, gerektiğindeyse birbirlerinden bağımsız bir birey olarak hareket edebilme esnekliğini hissetmeli ve hissettirmelidirler.
Anlaşmazlıkların ortaya çıkmasını önlemenin bir yolu var – hislerinizi, öfkenizi, kırgınlığınızı saklamak ve örtmek… Hislerinizi örtmek hakikat mu ?
Amerikalı psikologlar George Bach ve Peter Wyden, evlilikte tartışmaların değerini incelediler ve evli çiftler ortasında bir anket yaptılar:
“Mutlu aile” ile ilgili bir anket yaptıklarını duyururlar ve bu ailelerden 50 şahsa her aileden bayan ve erkeğe farklı ayrı sorular sorarlar. “Karınız size kızgın diyelim, o an kalbinden neler geçiyor dersiniz?”
Bu keyifli ailelerin bireylerinin verdiği karşılıkları karşılaştırdığımızda çok garip sonuçlar çıkıyor.Hiçbiri eşinin sonlanınca ne düşündüğünü ve ne hissettiğini bilmiyor denebilir.Tipik yanıtlardan biri de şu oldu: Eşim kızgınolunca bana bir şey söylemiyor, sorunu çabuk unutuyor.”
“Soruşturmalarımızı genişlettikçe birbirlerine öfkelerini ve hoşnutsuzluklarını lisana getirmeyen aile bireylerinin saygılı değil, sahtekar olduklarını belirledik. Ve vakitle, tartışmaların her vakit ziyanlı olmadığına, evlilikleri silip süpüren bir sel olmadığına karar verdik.” (George Bach ve Peter Wyden)
Tartışmalar uygun niyetliyse, iki kişi ortasındaki alaka eskisinden daha güçlü olacaktır.
İlişkileri kötüleştiren insan davranışları:
- Tartışmadan kaçınan -Böyle biriyle tartışmak, boks eldiveni bile takmak istemeyen bir boksörle ringe çıkmaya misal, muhatap bulamadığınız için kaçar.
- Sorunun üstünü örten – Bu şahıslar güya tartışacak bir bahis yokmuş üzere davranırlar.Her şey olağanmış üzere.Ve bu türlü bir bireyle probleminizi çözmeye kalktığınızda kapaktan ötürü kendinizi hatalı hissedersiniz.
- Karşısındakini suçlayanlar
- Kendini farklı gösterenele..Kültürlü biri üzere görünmek ve mevzuyu değiştirmek
- “Son damla” davranışıyla davrananlar… Tüm küskünlüğünü kalbine koyar ve sonunda küçük bir probleme büyük bir reaksiyon vererek her şeyi ortaya koyar.
- Tartışmayı ciddiye almayıp ve latife yapanlar
- “Yaraya dokunmak” – Tüm insanların ruhsal olarak hassas oldukları yerleri “yaralanmıştır”. Bu hassas bahislere dokunarak öfkesini dışa vuran insanların münasebetleri asla sağlıklı ve olağan olamaz.
- Kendisini değişmemek için zorlayanlar – Beşerler ve kanılar değişir.Bazı beşerler kendini zorlar ve kelamlarından dönmezler.
Nasreddin Hoca’ya sorarlar – “Hoca kaç yaşındasın?”
Hoca “38” der.
Görgü şahitlerinden biri, “Nasıl oluyor Hoca, 38 yıl evvel 10 yıl evvel dedin?”
Hoca yanıt verir – “Ben erkeğim ve sözümden dönmem”
- Partnerini;ilgisinden yakınlıktan, güler yüzden yoksun bırakanlar.
- İhtiyaç hissettiğinizde yanınızdan kaçanlar
Böyle bir davranışla hiçbir uyuşmazlık çözülmez, yalnızca birbirine güvenmeyen ve kuşku duyan iki kişi yaratırlar!
